Yazıya hızlı girmek istiyorum: Masaüstü rol yapma oyunlarında favorim kesinlikle klasik White Wolf sistemi.

“RPG dendi ama?”
Bütün eylemler ve bütün ihtimaller için gerçek hayatta yaşanabilecek olana en yakın sonuçları almak adına bana göre muhteşem bir sistem. Özellikle başarının farklı seviyelerinin olabilmesi, elde edilen sonuçların, çoğunlukla bir işi başarmak için atılan zardan alınan basit bir ‘oldu’ ya da ‘olmadı’ cevabının ötesine geçmesi sistemin en güçlü yanı. “Oldu ama ne kadar oldu, ne oldu?” sorusuna detaylı yanıt verebiliyor olması gerçekten harika. Üstelik her kurguya ayrı sistem uygulanması gerektiği imajını aşıp, WoD dışındaki herhangi bir oyunda da kullanılabilme esnekliği de çok büyük bir avantaj. Fakat büyük bir dezavantajı da var, çok zaman alması…

Çocuklu oyuncular için işlevsel aslında. Göm çocuğu buraya, çıkana kadar macera biter…
Bazı gerçekleri kabullenmek gerekli. Yaşlanıyoruz, hayatımıza iş, aile gibi sorumluluklar ekleniyor ve bunların sayısı arttıkça, oyun oynamaya ayırabildiğimiz zaman azalıyor. Bir de oynadığımız Brujah’nın (benim için iki klan var, Brujah ve diğerleri) kendisi kadar uzun ömürlü olmadığımızı fark etmeye başlayınca işin rengi çok değişiyor. Zamanın en değerli kaynak olduğunu algılamaya başlıyoruz. Bu durumda zaten birkaç ayda bir, ancak bir gece toplanabildiğimiz arkadaşlarla keyifli bir hikaye paylaşmak isterken araya sürekli, onlarca d10 girmesi boğucu olmaya başlayabiliyor. Ve bunca zaman sonra bütün bunlar benim için ‘favori sistemim’ ile ‘en mantıklı seçenek’ arasında bir uçurum oluşmasına sebep oldu.

“Abi kolaylık olsun diye orduya tek zar attım, hepsini blokladınız. Sıra kimdeydi?”
Her ne kadar bugüne dek çok fazla sistemi (bazen yarım yamalak da olsa) denemiş olsak bile D&D 2nd Ed. ilk oyun hatıralarımla bütünleşmiş durumda, o nedenle manevi değeri var. Yine aynı sebepten 3rd Ed. çıktığı zaman kitapları heyecanla alıp, okuyup, denemiş ve bir miktar hayal kırıklığına uğramıştım. Ancak yukarıda saydığım nedenler, 3rd’ün zamanla ‘en mantıklı seçenek’ tahtına oturmasını sağladı. Çünkü basit ve hızlı. Zaman bolken bir şeyin basit olması olumsuz bir özellik gibi gelebiliyor, ancak zaman daraldıkça zar atmaya daha az, konuşmaya, anlatmaya (içmeye) daha çok zaman ayırmaya başlamak istiyor insan. Bunun için zaten sadece d20’leri sallayıp, yıllardır birbirini tanıyan insanlar olarak kararı günün DM’ine bıraktığımız hızlı bir ev yapımı kurallar bütünü uygular hale gelmiştik. Fakat bunun bıraktığı açık kapıları, nadiren de olsa sebep olabildiği “Yok artık, bu bile mi işe yaramadı?!” tartışmalarını tamamen ortadan kaldırmanın en makul yolu, 3rd Ed.’in sunduğu ‘at, bonusu ekle, karşılaştır’ mantığı oldu benim için. Çünkü ana hatlarıyla bize ait olan ‘sisteme’, onun eli yüzü toparlanmış, hatları keskinleştirilmiş hali bile denebilecek kadar yakın olduğunu fark ettim.

“Dedim ama ben, boyu zarla belirlemeyelim dedim ben size…”
Elbette bu noktada basitlik ve hızdan bahsederken belirli bir dengeyi de hesaba katmak gerekli. Sonuçta yazı tura atarak ‘evet/hayır’ sonuçları üzerinden de oynamak mümkün. Ancak oyuncuların, karakterlerinin yetenekleri, artıları, eksileri ve bunların doğurduğu olumlu ya da olumsuz sonuçlardan da keyif aldığı bir gerçek. Bir yere tırmanmaya çalışan bir karakterin elde ettiği başarıya yazı tura ile karar vermek yerine, bir zorluk belirleyip, attığı zarı tırmanmak konusundaki kabiliyetini belirler sayıyla toplayarak sonucu söylemek, basitlik ve karmaşa arasında iyi bir noktada duruyor bence. Ne kafasında canlandırdığı kişinin özelliklerini çöpe atacak kadar basit, ne de iyi bir hikayenin orta yerinde dakikalarca zarlar ve matematikle uğraştıracak kadar karmaşık. Şunu mutlaka not düşmeliyim: 3.5 dahil, bütün ek kitaplarla birlikte bile o sistem asla 2nd ya da WoD kadar detaylı, güçlü, her anlamda tamamlanmış, bütün açıkları kapatılmış bir sistem olamadı. Bunu kabul ediyorum. Dediğim gibi favorim olmaktan çok uzak. Fakat zihinde kurgulananın kağıda aktarılması ve kağıtta yazanın oyunda pratiğe dökülebilmesi, bu sürecin de uygulamada sürekli zaman kaybına sebep olmadan akıp gidebilmesi adına gerçekten etkili olduğunu düşünüyorum.
D&D 4th Ed.’a bakmadım, hiç oynamadım, oynamayı da düşünmedim. Bu nedenle yorum yapmam, karşılaştırmam mümkün değil. Çünkü artık kırk yılda bir oynayabilen insanlar olarak gerçekten bozuk olmayan bir şeyi tamir etmeye ihtiyacımız yok. Hatta bozuk olanı bile eğlencemizi bölmediği müddetçe tamir etmeye gerek duymuyoruz denilebilir. 3rd kurallarının da sadece ‘d20 at, topla, karşılaştır’ kısmıyla ilgileniyorum. Onun da detayları, yan kuralları, ek kitapları, üç buçuğu, beş nokta ikisi ilgilendirmiyor. Mevcut fiziksel özellikler ve yeteneklere, oynanılan kurguda ihtiyaç olabilecek olanlar eklendikten sonra kendimizi tamamen sohbete, hikayeye gömüp, anlatıp, dinleyip, arada zar atmamız gerektiğinde de “Neden olmadı?” sorusuna “Çünkü toplamın şunu geçmedi.” netliğinde cevap verebiliyor olmak gerçekten keyifli ve yeterli.
Eminim aranızda bunu makul bulanlar olduğu kadar, sistemin, detayların önemli olduğunu, her şeyin kitaba uyması gerektiğini, kitabın da her olasılığa tatmin edici derecede karmaşık cevaplar vermesi gerektiğini düşünenler vardır. Evet, biliyorum sizi, hep oralarda bir yerdesiniz. Size de tavsiyem, biraz olsun FRP geek’liğini bırakıp oyun oynamanın tadını çıkarmaya çalışın. Rahat olun, hikayeyi anlatana güvenin, onun hayal gücüne ve size anlattığı sonuçlara sayfalara gömülerek itiraz etmeye çalışmak yerine uyum sağlayıp eğlenmeyi deneyin. Kural aradığınız

Aynen arkadaki arkadaşın yaptığı gibi, çıkıntılı kısma, üç kere.
süreyi mekanı, olayı hayal edip dahil olarak değerlendirmeye çalışın. Bana öyle geliyor ki siz de keyifli insanlarla böyle bir zaman dilimini paylaşmayı sevdiğinizi fark edeceksiniz. Ve ömür eğlenmek üzere toplanmış insanlar olarak saatlerce kural tartışmak için çok kısa.
Not: İnatla kural kitabı karıştırıp her halta itiraz eden, sürekli bir şeyler hesaplayan bir arkadaşınız varsa önce içirmeyi deneyin. İçmiyorsa kafasının tam üstündeki hafif çıkıntılı kısma elinizin altındaki ince ve uzun bir çubukla üç kere hafifçe vurup, kararlı bir tavırla “Yapma!” diye uyarın. Yine de ısrarla devam ediyorsa söyleyin ona getirtmesin beni oraya.
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.