Heart Machine firmasının Hyper Light Drifter oyunu, kuşkusuz bu yılın en merakla beklenen oyunlarından oldu.
Biz de hemen elimizi attık tabi, sizlere de güzel bir inceleme çıkartalım dedik.
Hızlıca oyunu tanıyalım, Heart Machine, Heavy Light Drifter ‘in yapımı için kickstarter ‘da 27.000 dolarlik bir proje açtığında, başına geleceklerden habersizdi sanıyorum. Ilk günde para toparlandı, haftanın sonunda ise 100.000 doları aştı. Daha sonraları farklı platformlar, co-op mode gibi yeni özellikleri de hedef dahiline alınca, firma kickstarter ‘dan tam 600.000 dolar para toparladı. Daha fazla yazılım ve personel almaya müsait bir ortamı bulan Heart Machine, 9 kişilik bir takım ile Heavy Light Drifter ‘in yapımına başladı. 2014 yılında çıkışı planlanıyordu, ancak gerekse teknik mükemmeliyet, gerekse projenin beyni Alex Preston ‘un kalp rahatsızlığı nedeniyle bugüne kadar bekledi.
Oyun ‘un grafikler 90 ‘ların 8-16 bit oyunları gibi. Tamamı Pixel art olan oyunu oynarken, Monkey Island veya Full Throttle gibi oyunlar aklıma geldi. (Bu oyun point & click adventure değil, yanlış anlamayın, görsel olarak o dönemin havasını veriyor demek istiyorum) Renklerde ise Kırmızı ve Mavi tonları agirlikla kullanılmış. Oyun ise, çok şık olmuş, görsel tasarım sanat eseri gibi.
Oyun, kayıp ve bilinmedik bir teknolojilerin dünyasında, kahramanımızın karanlık bir düşman ile karşılaşması ile başlıyor. Kaçış sırasında dev titanların ölümünü izliyoruz. Kan kusa kusa yaptıgımız bir kaçışın ardından, gözlerimiz kararıyor, ve bir laboratuarda oyuna başlıyoruz.
Oynanabilirlik oldukça basit, karakterin ana silahı kılıç, ancak çeşitli silahları kullanmanıza da mümkün. Kılıcın yanısıra, en belirgin özellik de karakterin kısa bir mesafeyi çok hızlı geçebilmesi. Instance’lardan sarı bloklar topluyorsunuz. Bu sarı bloklardan dört tanesi bir kredi ediyor. Ve bu kredileri, karakterinizi geliştirmek için kullanabiliyorsunuz. Gerek Drifting özelliğiniz, gerek kılıç kabiliyetleriniz gerekse de silahlarınızı geliştirebiliyorsunuz. Oyun, size karakterinizi özelleştirmek için özgürlük tanıyor.
Oyunda yazılı bir anlatım kesinlikle yok, bütün hikayeler ve mesajlar grafik mesajlarla ve sembolizma kullanılarak verilmiş. Bazen anlayışı biraz zorlaştırsa da, çok güzel bir tecrübe.
Oyunun dinamiği basit olsa da, oldukça zor. Haritada gidilebilecek dört ayrı instance, dört ana yöne göre yerleştirilmiş. Kuzey, Güney, Doğu, Batı. Her birinde, farklı bir konsept sunulmuş. Grafikler ve renkler oldukça etkileyici. Her bir yönde dört kristal bularak ana binaya gitmeye ve oradaki boss ‘u öldürmeye çalışıyorsunuz. En sonunda ise, karanlık düşmanımızla karşılaşıyoruz.
Oyunda lineer bir yapı olmasına ragmen bir çok gizli mekan mevcut. O kadar çok ki, her an tetikte olsun, çünkü buralarda bulacağınız healing box’lara, ve karakter gelişimi için sarı bloklara ihtiyacınız olacak, görüp ulaşamadıklarınızı kesinlikle irdeleyin.
Oyunun dikkat çekici özelliklerinden biri şu ki, oyun hayvan gibi zor. Gerçi bu noktada oyunların evrimi üzerine de düşünmedim değil, 90 ‘larda bu tip oyunları oynamak gerçekten mekanik bir beceri ve görsel hafıza gerektirirdi. Günümüz oyunlarında herşey o kadar rahat ve güzel olmuş ki, eski oyunların zorluğunu unutmuşuz. Hyper Light Drifter, beni dönemin oynanabilirlik standartlarına götürdü, çok da güzel bir nostalji yaşattı. Bunun yanısıra, günümüz oyunlarında rastlayabileceginiz karakter geliştirme özellikleri de eklenmiş, stratejik yaklaşımlarınızı uygulamaya gayet müsait.
Haritalar ise labirent şeklinde ve zor tasarlanmış. Bazen yönünüzü kaybedebiliyorsunuz, veya neyin nerede olduğunu kaçırabiliyorsunuz. Harita ‘yı okumak için de oyunu iyice anlamak gerekiyor.
Eskilere özlem ve merak duyanlar için, mükemmel bir oyun. Bilinen oyun site ve dergilerinden çoğu çok iyi puanlamışlar, ancak gerçekten anlatılmaz yaşanır tarzda bir deneyim.
Müzikler ise Synth-based ambient, tam anlamıyla mükemmel olmuş. Müziklerde primitif 8 bitlik şarkılardan uzak durulmuş, ve tam anlamıyla profesyonel synth tabanlı elektronik müzikler kullanılmış. Soundtrack ‘in yapımını Amerika ‘dan chiptune ve elektronik müzik sanatçışı Richard Vreeland (a.k.a. Disasterpiece) üstlenmiş.
Oyun ilk olarak PS4 ve Xbox platformlarına çıktı. Ileri tarihlerde de diger platformlara gelişi bekleniyor.
Hemen oyunu edinin ve oynayın derim.
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.