Bu hafta GFA’nın ardından doğrudan kendi izlenimlerimizi yazmak yerine, sizi organizasyondaki önemli bir isimle tanıştırıp, yaşanan iyi ve kötü her şeyi onun ağzından dinlemeyi tercih ettik. Katılımcının zaten kendi deneyimlerine dayanarak olumlu ya da olumsuz bir izlenim edinmiş olduğu bir gerçek, bu nedenle perdenin arkasında neler olduğuna kulak vermenin farklı bir bakış açısı sunacağını düşünüyoruz. Bu düşünce doğrultusunda Arcane okurları için Aycan Okta ile konuştuk.
Aycan uzun zamandır organizatör olarak alt kültür içinde önemli işlere imza atmış bir isim. Torucon İstanbul, Galaxion, Gaming İstanbul ve GFA gibi çok sayıda etkinliğin altında onun imzasına rastlamak mümkün. Kendisini ’26 yaşında, mavi saçlı, kedileri olan, casual gamer ve kitap düşkünü’ biri olarak tanımlıyor. Halen GFA ve Cosplay Türkiye bünyesinde çalışmayı sürdürüyor. Lafı daha fazla uzatmadan sözü kendisine bırakıyoruz:
Öncelikle GFA’yı bu sene ülkenin durumuna ve bütün zorluklara rağmen düzenleyebilmiş olduğunuz için tebrik etmeliyim. Sizin için nasıl geçti ve önceki senelerle karşılaştırırsak bu dönemin etkisi ne oldu?
Teşekkürler! Bizim için çok zor bir süreç oldu. Siyasal durum olmasa bile son yıllarda okul politikaları yüzünden mekan bulmak zorlaşmıştı. Bulduğumuz bütçemize en uygun alternatif mekanda yapmamıza rağmen diğer senelerden daha masraflı oldu ve bunu karşılayacak bir katılım gerçekleşmedi maalesef. Sadece katılımcı bazlı değil, stand olarak da kaybımız vardı bu sene. Etkinliğe çok az zaman kala olaylar meydana geldiği için de gelmeyen/gelemeyen stand ve ekiplerin yerine alternatif bulabileceğimiz bir zaman aralığı kalmamıştı. Eksiği bol bir etkinlik oldu bizim gözümüzde. Geçen senenin yarısı kadar katılımcıyla ve içerikle kapadık diyebiliriz
Gerçekten tatsız bir durum olmuş, ancak her şeye rağmen insanların kostümlerini giyip bir araya gelebilecekleri bir organizasyonu siyasal gerginliğe rağmen gerçekleştirebildiniz. Bu sene için bu bile büyük bir adım. Eksikliklerden bahsettin, etkinlik övgü aldığı kadar gelen şikayetler de oldu bildiğim kadarıyla. Ufak bir öz eleştiri yapmanı rica etsem? Senin de “Evet, şu konuda haklılar.” diyebileceğin sorunlar ve sebep olan etkenler neydi?
Öncelikle cosplay yarışmalarını saymazsak bilfiil katılabilecekleri içerik yoktu. Konsol olsun, oyun olsun, warhammer figür boyama olsun. Bu tarz konularda gelmesini umduğumuz standlar katılımcı azlığını göz önüne alarak katılmama kararı aldılar. Sonuçta bazı şeyler dışarda ucuza kiralanan ya da ucuza getirilen şeyler değil. Son dakika biz de bunların yerine hazine avı, pokemon kostüm yarışması gibi mini içerikler koyduk. Katılımcı yarışmayı ve oyunları seviyor, bunu ne kadar kalabalık yaparlarsa o kadar mutlular ve bu sene pek bir şey sağlayamadık biz.
Anlıyorum, elbette bu elinizde olmayan bir durum olsa da etkinliğin eğlencesini katılımcı için kısıtlamış olması da normal. Peki bu seneyi bir kenara koyup genel olarak sektöre bakarsak, uzun zamandır organizasyonla uğraşan biri olarak seni rahatsız eden, eksik bulduğun ya da bu işe devam etmeni sağlayacak kadar sana keyif veren detaylar neler?
Açıkçası eksikler projeye göre çok değişiyor ama en belirgin ve beni en rahatsız eden, bir yerden sonra insanlar cosplay’in katılımcı çektiğini ve para kazandırdığınu fark etti. Ve kitleye bir artı sunmadan sadece yarışma sunmasının yeterli olduğunu gördü. Katılımcı da kendisi için sağlanmayan şeyleri normal bulmaya başladı. Misal soyunma odası, vestiyer, makyaj odası vs. Fakat aynı katılımcı daha cosplay ağırlıklı bir etkinlik olunca yokluğu nimet saymamış gibi akla mantığa uymayan şeyler talep etmeye başladı. Kostümlülere ücretsiz giriş, yemek, ücretsiz servis gibi. Yapılan işin ne kadar zor ve masraflı olduğunu düşünen ya da fark eden yok, çoğuna göre için daha çok inanılmaz paralar kazanan insanlarız biz.
İyi tarafına gelirsek; ben bu olaya tamamen “Neden biz de yapmayalım ki? Kostüm güzel şey bunla uğraşan gençler de güzel, sanatsal bir şeyle zaman geçiriyolar.” demiştim. Hala aynı düşüncedeyim. Cosplay birden fazla alanda yetenek ve beceriyi geliştiren, insanın pratik düşünme kabiliyetini arttıran bir hobi. Bu yüzden devam etmesini, insanların daha iyi olmasını istiyorum sanırım. Bi yandan da tüm bir etkinliği organize etmek, hayran olduğun/saygı duyduğun insanların gelip seminer ve imza vermesini izlemek, bunu yapan ekibin parçası olmak çok tatmin edici bir duygu.
O zaman tahmin ediyorum bütün sorunlara ve zorluklara rağmen cosplay’i gerçekten bu kadar keyifli bulduğu için mutfağında olmayı tercih etmiş biri kolay kolay bırakmayacaktır da. Organizasyonlardan bahsediyorken biraz daha gergin bir konuya da değinmek istiyorum: Cosplayer olarak kadın olmanın insanları ön plana çıkardığı sanırım tartışılmaz bir gerçek. Ya organizatör olarak alt kültüre, özellikle cosplayer’lara hizmet vermek? Her sektörde olduğu gibi burada da kadın olmak bir dezavantaj mı, yoksa diğer dallara göre daha olumlu ve rahat olduğu söylenebilir mi?
Öncelikle organizatör olmanın size kattığı bir değer yok. Şu ana kadar 4 büyük etkinliğin başında bulundum. 4 büyük etkinliğin de yarışmasını organize ettim ama hiç kendim kostüm yapmadım. Yayıncı değilim. Yazılarım, kanalım da yok. Ne bileyim fotoğraf da çekmiyorum. Yani bu ortamda önemli olan hiçbir işi yapmıyorum, bu yüzden çok fazla insan için ben aslında yokum. Bunun üstüne bir de kendimi göstermeye, kanıtlamaya çalışmayan bir kadınım. Yine yokum. Alt kültürde ne kadar kadın önde görünse de konu kitaplar, oyunlar, frp vs. olunca erkekler hala ipleri elinde tutuyor ve sen sadece model olarak kalıyosun. Söylediğim şeylerin kabul edilmesi için önce kanıtlanması gerekli. Çok ciddi bir tanıdık yardımlaşması var ki burda da 10-15 sene önce hakim olan erkekleri görüyoruz. Kadını da cosplay’de yetenek olarak değil güzellik ve fizik olarak kabul eden, oyun çizgiroman film bilgisi olmadığını bas bas bağıran bir kitle var. Herkes elbette böyle değil ama bu bahsettiğim kitle azımsanmayacak kadar büyük. Yani burda pozitif bir ayrım yok. Kadınsan ya uzun yıllar didine didine saygı hak edeceksin ve oyun sektöründe yer edineceksin, ya da kostüm yaparak göz doldurup dikkat çekeceksin. Ben hala şu noktada Altuğ’un sekreteri muamelesi görebiliyorum katılımcıdan. Sayfaya gelen ‘organizatör bey’ mesajlarına çok sert tepki verdiğim de olabiliyor
Öyleyse erkek hegemonyasının maalesef geek’ler içinde de henüz tam anlamıyla kırılamadığını söyleyebiliriz. Umuyorum senin ve senin gibi uğraşan diğerlerinin de hak ettiği ilgiyi göreceği bir dönem gelecektir, ki böyle bir döneme önayak olmak adına alt kültür topluluklarından daha iyi çok az seçenek var. Bunca önemli, konuşulması gereken ancak karamsar konudan sonra son bir soru sormak istiyorum: Bu alanda iş yapmaya başladığından beri yaşadığın en komik, eğlenceli anın ne oldu? Geriye dönüp baktığında “Evet, sırf o olayı yaşamış olduğum için bile bunca emeğe değdi.” dediğin bir şey var mı?
Aslında tek bir an yok. Sahne arkasında insanlarlayken komik diyaloglar çok olur. Sanırım bir de son yaptığımız Torucon İstanbulda Ensar’ın kostümünde kullandığı staff’ı parçalamıştık. Asena ve Selahattin’in doğum gününü kutlayıp pastaya elle dalmak vardı. Mimar Sinan’da etkinlik sonrası alandan çıkıp 100 metre ilerde çimlere yayılıp ne kadar harika bir işi nasıl başardığımızı konuşmak… İyi ve eğlenceli anı çok fazla. Go hocamız tüm gün yemek yemediğim için sonunda alanda beni yakalayıp önüme yemek koymuştu. Yemeden bırakmamıştı. Sevin Okyay’la tanışmak. Etkinlik hakkında yazdığı müthiş yazı. Bunlar bu işe değen kısımlar. Nadiren de olsa aldığım teşekkürler falan. Sonuçta öyle ya da böyle bu ülkedeki en büyük alt kültür işlerinden birini arkamızda büyük firmalar şirketler sponsorlar olmadan tamamen kendi kendimize yapıyoruz. Yaparak öğreniyoruz da hala.
En komik dersek, ama hala aramızda buna gülüyoruz, soyunma odasından çıkan ve insanı neden nidaları içinde bırakan iç çamaşırı… Cidden katılımcı neden?
Gerçekten bu denli keyif aldığın çok fazla anı olduğunu duymak da güzel. Bize zaman ayırdığın için çok teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim!
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.