
Raiders sadece iyi bir film değil, aynı zamanda “Neden tabanca taşıyan insanlara atarlanmamalıyız?” konulu bir kamu spotu.
Gelin bir an için sokağa çıkıp silahla insanları tehdit ederek cüzdanlarını almaya karar vermiş biri olduğumuzu düşünelim. Bu kurguda nispeten karanlık ve boş sayılabilecek bir sokağa konuşlanıp, oradan geçenler arasından kendimize bir kurban seçecek olsak, belinde silah olduğunu açıkça gördüğümüz, iri yarı, öz güveninin Everest’i mesken edindiği yürüyüşünden belli olan birini mi tercih ederdik, yoksa mümkün olduğunca savunmasız ve ürkek görünen, zayıf, o bölgeyi hızlı adımlarla terk etmeye çalışan birini mi? Eğer kafamız o esnada bu yazı kadar güzel değilse, bir gram bile mantık kırıntısına tutunabiliyorsak ikinci seçeneği tercih edeceğimiz açık. Siz de her mantıklı potansiyel suçlu gibi yukarıdaki senaryoda savunmasız seçeneği tercih edeceğinizi düşündüyseniz, ancak bir GM olarak oyunlara aksiyon katacağım derken elinizden gelse taşa stat verip onu bile oyunculara saldırtacak noktaya sürükleniyorsanız, NPC’lerinizin öfke kontrolü sorunu var demektir.

“Planı açıklıyorum: Az önce gözümüzün önünde ejderha öldürmüş ağır zırhlı ruh hastasına sırf yakınımızdan geçiyo diye dalıcaz. Ondan sonra yine hırsımızı alamadıysak ben yandaki çalıya küfrederim, siz de kelebeklere falan kafa atarsınız. Hazır mıyız?!”
Tabii ki gerçek dünyada da, fantastik kurgularda da yolculara vahşi hayvanlardan, yol kesenlere kadar her şey saldırabilir. Bu bir ihtimal, ancak çok fazla faktöre bağlı bir ihtimal. Özellikle ‘zeki’ varlıklardan bahsediyorsak bu faktörlerden en önemlisi de saldırmayı tercih edecekleri kişilerin ne derecede silahlı, tehlikeli, hızlı ve öfkeli göründüğü. Aklı başında kimse, hatta buna orc, goblin gibi fantastik türler de dahil, tepeden tırnağa silahlı, zırhlı (üzerinde zırhla günlerce gezmek de acayip ama o başka yazının konusu olsun) ya da daha kötüsü tepesine abuk subuk büyüler yağdırabileceğini kıyafetlerinden takılarına kadar açık açık belli eden bir grupla fiziksel çatışmaya girmeyi geçiyorum, farklı münazara takımlarında olmak bile istemez. Hatta ayılardan insanlara, orc’lardan ejderhalara kadar hiçbir canlı kazanabileceğini düşündüğü bir durumda bile kolay kolay yaralanma ve ölme riskini göze almaz.

“Sırf çatışmada yanlışlıkla tanımadığımız bi sivili yaraladı diye bütün şehir toplanıp tepeden tırnağa silahlı bi adamı yumruklamaya çalışmak tabii ki muhteşem bi fikir abi…”
Gerçek dünyadan ve tarihten elimizde bununla ilgili çok örnek var. Detaya girip kimseyi boğasım yok ama (biraz yapasım var çünkü doğam bu) Yüz Yıl Savaşları’ndan sonra işsiz kalıp Kıta Avrupası’nın en karışık bölgelerinde bile elini kolunu sallayarak gezen silahlı paralı askerlerin yolunun kesildiğine, soyulduğuna dair hiçbir kayıt olmadığını söyleyebilirim. Ateşli silahların kullanımı yaygınlaştıktan sonra birbirine on metre uzaklıktaki askerlerin bile süngü takıp koşmak yerine karşılıklı defalarca, uzun uzun silahlarını doldurup tekrar ateşlediği, manastır kuşatan Rus askerlerin sırf sopa yememek için bir avuç keşişe saldırmak yerine günlerce beklediği, 1. Dünya Savaşı esnasında Alman ve Fransız askerlerinin sırf karşılıklı ateş

Evet, bir ejderha bile zarar görme ihtimali olan bir çatışmadan kaçınır dedim ve sözümün arkasındayım ama bu depresif ve hayal kırıklıklarını yiyerek gömmeye çalışan, sorunlu bir ejderha. Adı Mark. Bu yazıya dahil olup sorunlarını bizimle paylaşma cesaretini gösterdiği için Mark’ı alkışlıyoruz. Ağzındakini bitirince oturabilirsin Mark, teşekkür ederiz.
açılmasın, kendileri de ölüm riskiyle yüzleşmesin diye ellerinde silah varken taş atıp küfretmeyi tercih ettiği, en güçlü vahşi hayvanların bile bölgelerine girilmedikçe ya da yavruları tehdit edilmedikçe karşılaştıkları insanları uzaklaştırmak üzere bağırmaktan öteye geçmediği on binlerce durumdan bahsetmek mümkün. Tabii ki bütün bunları fantastik bir evrendeki farklı türlerin nasıl davranacağına dair tartışmasız kanıtlar olarak alamayız, ama bu bilgiler ışığında en azından ortada gerçekten çok büyük, önemli ya da kaçınılmaz bir sebep olmadıkça nefes alan hiçbir şeyin hasar göreceği bir duruma kendisini kolay kolay sokmayacağını düşünmek de makul olacaktır.

Atın yüzündeki “Yeminlen boş işlere uğraşıyoruz…” ifadesi yazının özeti niteliğinde.
Özetle diyeceğim şu ki, eşit şartlarda, hatta üstün olduğunda bile çoğu canlı bir diğeriyle sıcak temasa girmekten hoşlanmaz, kaldı ki rastgele bir köy sakinin ağır zırhlı (ve muhtemelen mavi kanlı) bir atlıya gidip sudan sebeplerle atarlanarak olay çıkardığını, basit bir çetenin taşıdığı silahlardan ağzı yüzü görünmeyecek noktaya gelmiş insanların yolunu kesmeye çalıştığını ne tarih yazar, ne kurgu. Eğer hem oyuncularınız, hem de siz eğlenmek istiyorsanız ve bunun en makul yolunun aksiyon olduğunu hissediyorsanız, en azından bunun geçerli sebepleri olan, tutarlı bir durum olduğuna dikkat etmeye çalışın derim. Çünkü “Dur birileri dalsın bunlara da eğlenelim, sıkılmayalım, eheh…” derken alacağınız tepkinin “Yeter arkadaşım tuvalete gitmeye çalışsam klozet çakı çekecek, olmaz olsun böyle fantezi!” noktasına sürüklenme ihtimali çok yüksek. Bir de koca bir grup geek’i sinirlendirmek istemezsiniz zaten. Çok fena surat yapıyorlar, susmuyorlar, ayrıca sinirlenince daha çok gömülüyorlar masadaki cipse kolaya. Hem uyuz, hem masraflı. Çekilmez saatlerce, hiç lüzum yok.
Başlıkla ilgili not: Uzmanlar derken, benim o uzman. Uzmanlık alanım da clickbait başlık atmak. Uyardığım doğru ama, uyarmadı diyemezsiniz.
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.