Öncelikle belirtmem gerekir ki bu yazı bir inceleme yazısı olmayacak. Bunu başarıyla yapan, benim de keyifle okuduğum, serileri didik didik eden arkadaşlar var zaten.
Bu nedenle, yazılar daha çok, bir çizgiroman okuyucusunun bir diğer okurla yapacağı “abi şunu gördün mü? Bak bak, bi de böyle bir şey vardı? “ muhabbeti tadında olacak gibi duruyor. Zaman zaman bahsedilen konudan çıkıp “ o değilde spider-man, fire lordu ne dövmüştü yahu!” şeklinde cümlelerle gelişebilecek, değişebilecek, devam edip bitiverecek yazılar.
Marvel comics in bu hafta bastığı sayıların listesi aşağıda.
- All-New Wolverine Annual #1
- Amazing Spider-Man #17
- Astonishing Ant-Man #11
- Carnage #11
- Civil War II Choosing Sides #5 (of 6)
- Dark Tower The Drawing Of The Three Bitter Medicine #5 (of 5)
- Deadpool V Gambit #4 (of 5)
- Guardians Of The Galaxy #11
- Howard The Duck #10
- Hyperion #6
- Marvel Universe Guardians Of The Galaxy #11
- Ms. Marvel #10
- Nova #10
- Rocket Raccoon And Groot #8
- Silver Surfer #6
- Spider-Gwen #11
- Spider-Man #7
- Spider-Man 2099 #14
- Star Wars Han Solo #3 (of 5)
- Thunderbolts #4
- Uncanny Avengers #13
- X-Men ’92 #6
Bu sayılar içerisinde en çok ilgimi çekenler, beğendiklerim, Guardians of the Galaxy 11 ve Uncanny Avengers 13. Sayılar oldu. Beraberce bir gözatalım. Öncelikle Marvel’ın şu anda Civil War II adlı bir event içerisinde olduğunu biliyoruz değil mi? Bilmeyenlerimiz için kısa bir özet geçelim.
CWII ‘de ana konu tıpkı ilk CW de olduğu gibi kahramanların birbirlerini (fazla abartılmış bir nedene dayanarak) dövme çabalarından ibaret. Kısa bir özet olacağını söylemiştim… Yine de biraz detaylandırma ihtiyacı hissediyorum.
CWII her ne kadar Captain Marvel ve Iron Man’ in birbirini itekleyip kakaklaması olarak gösterilse de bu çatışmanın başlamasının nedeni Inhumans. Muhtemelen seride önemlerini de giderek arttıracaklar.Kısaca,dünyaya salınan terrigen mist yüzünden yada sayesinde (bazı karakterler çok memnun bazıları ise” neden ben allahım” diye üzüntü içerisinde.) bazı insanların inhumans genleri açığa çıkıyor ve dünya üzerindeki inhumans sayısı artıyor.Bu sis ayrıca mutantları kısırlaştırıyor ve yeni mutantlar oluşmasını engelliyor. (evet mutantlar birkez daha, evet bir kez daha ırksal olarak yok olmanın eşiğinde. Onlar da biz de bu “yok olma” işine acayip alışmış olmalıyız ki grup lideri Storm’un bu tehditten sıyrılmak için aldığı acayip derecede makul kararı sorgulamıyoruz – Okulu Limboya taşımak. Benim yorumum “Evet storm, hı hı evet çok güzel düşündün,limbo çok güvenli evet” şeklinde.:D)
İşte bu sise denk gelip inhumans genleri aktif olan kişilerden biri de Ulysses. Bu gencin gücü temelde geleceği görmek (belirsizliğini koruyor ama belki de geleceği dizayn etmek).Çok uzatmayalım, işte bu gencin güçlerinden faydalanarak Medusa, Avengers’ı büyük felaketlere karşı uyarıyor. Bu kehanetlerin doğru çıktığını gören Avengers ‘ın Inhumans’lara karşı güveni artıyor. Ve nihayetinde konu “yav biz bu işleri daha başlamadan bitirsek ya” şeklinde sooon derece ilgiiinç bir “minority report” olayına dönüşüyor. Son derece ilginç diyorum çünkü sanki marvel evreni gelecek ve gelecekle ilgili “felaketlerle” ilk kez karşılaşılıyor gibi davranılıyor.
Yahu ana evrenin yarısı zaten ya gelecekten geldi yada geçmişten. “Bu gelecek işleri çok büyük bir dert değil ama neyse bakalım, vardır belki bir bildikleri” diyip devam edelim.
Suçu daha işlenmeden durdurmak, felaketi henüz başlamadan önlemek adına “yapalım yapmayalım” düşünceleri netlik kazanmamışken, Captain Marvel, Ulysses’ten, Thanos’ un dünyaya saldırı yapacağı haberini alıyor ve onu durdurmak için bir ekip kuruyor. Bu ekibe son anda Captain Marvel’ın sevgilisi (tabii ki tek özelliği bu değil)War Machine (kendisi ayrıca Iron Man’in düşük teknolojilerinden oluşan bir zırh giyiyor) da katılıyor. Gidiyorlar ve dünyaya inen Thanos’a saldırıyorlar. Sonuçta birkaç “tutarsız” işten sonra War Machine ölüyor, She-hulk, War Machine’nın roketlerinden biriyle vurularak (demin düşük teknoloji mi demiştim?Adam bir HULK’ı indirdi!) sakat kalıyor ve Thanos’u ele geçirmeyi başarıyorlar.War Machine ‘ın kaybı sonrasında Tony, “ben size demedim mi ne işiniz vardı orda! Adam senin takımında bile değil niye gelmesine izin verdin?” falan diye Captain Marvel’ın üzerine yürüyor. Bu durumu düzelteceğini söyleyen Tony, Carol ‘ı tesiste bırakıp gidiyor. Olaylar ve fikir ayrılığı böyle başlıyor diyebiliriz.
Detayları CW 2 özelinde bir yazıya saklamak daha doğru herhalde.(Ama şunu özellikle belirtmem gerekir ki bu olaylar çerçevesinde Bruce Banner öldürülüyor.)
Çünkü unutmayalım ki aslında Guardians of the Galaxy 11’den ve Uncanny Avengers sayı 13’den bahsediyoruz bu yazıda yada daha doğrusu edeceğiz. Önce GoG.
Kapak Arthur ADAMS tarafından çizilmiş, (çok severim çizgilerini) Yazar- Bendis, çizer- Richard Isanove, Renklendirici- Valerio Schiti, balonlama -Vc’s Cory Petit oldukça güzel görünen bir sayıya imza atmışlar. En son söyleneceği en başta söyleyeyim, keyifle okuyup, izledim.
Seriye yeni başlayacaklar için belirtelim, yeni seri çizgiromanda GoG tayfası, sadece filmde gördüğümüz beşliden oluşmuyor. Zaman içerisinde pekçok üye gelmiş geçmiş olsa da şu anki seriye eklenen karakterler şunlar. Fantastik Four’dan The Thing (çok severim!), X-men Shadowcat (Star lord’un sevgilisi. Colossus ve Ice Man gibi iki “soğuk” tipten sonra biraz neşelenmeye ihtiyacı vardı.Tamam bunu söylemedim varsayın) Spawn’dan Angela (bu konuya girersek çıkamayız), Venom, kadroya dahil edilmiş durumda. Bunların içerisinde ençok Thing’i beğendim eh ne de olsa konu uzay olunca, FF üyeliği yeterince iyi bir referans! Venom’ da zaten uzaylı. Uzatmayayım ve nihayet uzunca bir giriş bölümünden sonra ana amacımız olan sayının içeriğinden bahsetmeye başlayayım.
Sayı klasik sayılabilecek bir, “GoG bir gezegeni istilacılardan kurtarıp özgürlüğüne kavuşturuyor” sahnesi ile başlıyor. Bu gezegende Thing duygusal bir ilişkinin tohumlarını atıyor ve gezegenden ayrılıyor. GOG ekibi Captain Marvel’ın çağrısı üzerine dünyaya dönüp dönmemeyi oyluyorlar. Bu sayı yeni bir hikaye başlangıcı adına oldukça güzel kurgulanmış. Karakterlerin ileride başlarından geçebileceği potansiyel hikayelerin ipuçları ve geçmişlerine, şuanki ruh hallerine dair durumlar diyaloglara güzel serpiştirilmiş. Angela’nın “dünyada yarım kalmış işlerim var” yada Thing’in “dünyaya dönmek istemediğimi söylersem pislik mi yapmış olurum?” gibi cümleleri merak uyandırıyor. Sonuç olarak Gog Dünyaya ilerliyor ve alpha flight tesisine yaklaşırken bir “karışıklık” neticesinde uzay gemileri Captain Marvel tarafından yumruklanıyor. Bu sahneyi çok sevdim. Bana yıllar önce okuduğum X-men, Star Trek Crossover’ında Gladiator’un Enterprise’ ı yumruklaması sahnesini hatırlattı. Orada yanlış anımsamıyorsam, Captain Kirk son derece şaşkın bir ifade ile “adam uzay gemisini yumrukluyor” diye geminin ekranına bakakalıyordu. Benim yorumumsa “Evet Kirk, adam senin gemini yumrukluyor, çizgiroman dünyasına hoş geldin.” olmuştu. Eğlenceli bir mini-seriydi. Hatta Mr.Spock’ın Wolverinle kapışırken…………
Neyse konuya dönelim. En güzel sahnelerden biri de Alpha Flight ekibinin(arda kalanların demek daha doğru olur, eskiden daha kalabalık değiller miydi?) GoG ile tanışma sahneleri. Bu tür sahneler sürekli okuyucu için çok güzel olabiliyor. Uzun süre okuduğunuz bir çizgiroman evrenindeki hemen her karakteri tanıdığınız için bir müddet sonra bu karakterlerde otomatikman birbirini tanıyor olmalılar hissi gelişiyor sanırım. Karakterlerin ilk tanışma anlarına şahitlik etmek, tanışık olanların ortak anılarına dair bir cümle duymak yada bazılarının birbirlerini önce hatırlamayıp sonra “haa evet evet şimdi hatırladım” demelerini görmek en azından benim için çok keyifli. İşte böyle bir muhabbetten sonra, Captain Marvel gelişen olayları ve onları niçin çağırdığına dair bilgileri vermek için Star Lord’u özel bir görüşmeye çağırıyor. Sonrasında Star Lord ve Shadow Cat arasında geçen diyalogda öğreniyoruz ki konu Thanos ile ilgili. Yazının başında söylediğim gibi Captain Marvel özel bir grupla Thanos’a saldırmış ve verdikleri kayıplara rağmen (Tabi ki war machine ölecek, adamı Thanos’un karşısına çıkarıp başka ne olmasını bekliyordunuz ki? Bu arada bir “derin devlet” ajanı olan Captain Marvel’ın, U.S.A. başkanlığına aday olması yönünde ikna edilmiş bir siyahi albayı, Thanos gibi kendi seviyesinin çok üzerinde bir rakiple bilerek karşılaştırıp ölümüne neden olması mümkün mü? Komplo mu? :D)
Neyse ben okuma keyfinizi çokta elinizden almadan, grup üyelerinin Thanosla ilgili değişik tasarruflarının olduğunu hatırlatayım.Bu nedenle Star Lord bu bilgiyi grupla paylaşmak istemediğini söylüyor.
Ancak bunu duyan biri var…Tutsak edilmiş bir Thanos ve onu canlı görmeyi istemeyen enaz iki Guardians tayfası. Drax ve Gamora!
Uncanny Avengers 13 ‘e de devam etmek isterdim, ama anlaşılan o ki o konu bile başlıbaşına bir yazı olacak. Bu sebeple kendisini, başka bir yazı için saklıyoruz şimdilik.
Bu durumda, haftanın sorusuna geçelim.
Captain Marvel(Carol Danvers) vs Gamora! Kim daha güçlü?
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.